Hikaye

BOZUK OLANLAR 8719 Intro Mutfaktaki fırını, yine mutfaktaki ekmek yapma makinesinden ayıran nedir? Ekmek yapma makinesinde birkaç ayarla ekmek kabuğunun çıtırlığı, pişme derecesi seçilir ve ekmek bu seçimler üzerinden pişmiş olur. Fırın seçeneğinde sürece dahil olan insan faktörüyle karar mekanizmasında kaotik bir ortam vardır. Alınabilecek kararların sonsuzluğunda yani kaosla, insan kontrolünde fırında pişen ekmek bir duygusal nesneye dönüşür. Bizim talimatları net belirli algoritmalarımız var. Karar mekanizmamızı kusursuz yapan bu algoritmayla, bize atanan görevleri yerine getiriyoruz. O an düşen bildirimdeki duygu dalgalanmasının etkisi insana ekmek tarifinin dışına çıkıp fırındaki ekmek için biraz daha çıtır olsun kararı aldırabilir. İnisiyatif kullanmak. Bizde inisiyatif …

Hikaye

Hiç bu kadar terkedilmiş hissettim mi hatırlamıyorum. Kendi elimle imzaladığım bir dilekçeyle terapi merkezine kapatılmış gibiyim. Her uyku sonrası, ilaçlanmışcasına rahatlıyorum. Gün ortasında ilacımın etkisi geçmeye başlıyor ve çaresiz hissediyorum kendimi. Yalnız. İşin aslı yalnızım. Evin arka bahçesi bana bir kaçış gibi geliyor. Hava öylesine sıcak ki günün döndüğü şu saatlerde bile gün boyu kavrulan ot kokusu hissettiriyor kendini. Arkasına tahtadan yaptığım bu sıra, çiçek saksıları içindi; burası da aletleri, bahçe gereçlerini, ıvırı zıvırı koyacağım ufak bir kulübe. 72 yaşında, yaşıma göre dinç (karıma göre inatçılığım yüzünden), hala savunduğum fikirlerim olacak kadar gencim. Bu tahtadan alet kulübesini yaptıktan sonra kızım …

Anı

3 gün önce… Havalimanındaki bi’ kahve zincirinden aldığım kahvenin bardağının 2/3’ünü romla harmanladım. Kademeli olarak 4/5’in değil 6/7’sinin doğru oran olduğuna karar verdim. Evveliyatında pek teşebbüsünde bulunmadığım bir eylem neticesinde, uçakla havalimanı binası arasında insan nakliyesini sağlayan portatif geçiş hattında, kapıdaki görevlilerin artlarına bakmadan ilerleyişlerini izledim. Gate 216’da, kilitlenmiş kapıda, kapıyı cahil azmini kuvvetime katarak zorladım. Aralığının binayla yaptığı açının kosinüsünü aldım çünkü trigonometrik hesaplara girmek, kapı mandalının hemen solundaki yangın alarmı camını kırmaktan daha anlamlı geldi. Kapıdaki 216 yazısının olmayan neon tabelası zihnimde yanıp sönüyordu çaresizce Gate 215’e koşarken. O hengamede kurumsal kimliğini başarılı bulduğum bir kafe çalışanına ve …

Hikaye

bana dünya dışı bir mevsim yaşatıyorsun. öncesindeki ve sonrasındaki mevsimin sebebiyle sonucu olmayan bu mevsimi anlamaya çalışıyorum. doğduğum, geliştiğim yerden çok uzaktaki yaşam dolu bir yerin ve göğün mevsimisin. gezegenine kattığı hayatı bana da vermeye çalışan bir mevsimi deneyimliyorum. özden vücut bulan kısıtlı bir habitatta oluştuğumdan, algoritmamı zorluyor bu mevsim. bildiklerimin beşincisi ya da yenisi veya eskisi değil kendi gezegenindeki mevsimlerin parçası ve teki. kendi güneşinden ışığıyla yarattığı, sonlandırdığı, kendi gezegeninin dönüştürücüsü. kendi kokusu olan dünya ötesi bir mevsim yaşatıyorsun bana.   110117

Mektup

sevdiğim, salonda, yaprakları pencerenin baktığı körfezin girintisiyle bütünleşsin diye saksısıyla oynadığım köşedeki büyük bitkinin hemen solundaki masamdayım. rüzgarlarıyla kendini kıtadan çeken bir kış mevsiminde harfleri bir araya getirerek yazıyorum. aklımdan ayıramayıp, cümlelere karıştıramadığım bazı kelimeler var. “uzun süren bir komadan gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey sendin.” demek isterdim. komadaki halime düştü gerçek dünyadan yansıyan aksın. birlikteliklerinin en güzel gününde “iyi günde, kötü günde…” diye yeminlenen çiftlerdeki kötü günde tanıştık. daha biz olmadan gerçeküstü kötü halimin en gerçek haliydin. hayallerimdekiydin. bilincimin altındayken tüm farkındalığımla seni hissettim. sen dokunabildiğim en güzel rüyamdın. dışarıda çılgın bir fırtına var. kış, son oyunlarını oynuyor evimizin …

Hikaye

Hayatının aşkını yaratma imkanı verilseydi, kimlerin toplamı olurdu? Eski tarz “Sana en yakın gelen kutucuğu işaretle.” kişilik testi sistemindeki gibi artık müstakbel eşinin karakterini de belirleyebiliyorsun. Bu zamanda sevgi, satın alınabiliyor. Aşk, insan bedeni kadar dokunulabilir ve hatta insan bedeninin kendisi. İnancın ve dinin elle tutulur hali, cam tabutların içinde yatıyor. Şu an baktığım yaşam ünitesinin içinde uzanan erkek bedeni için hayatımdaki en büyük borca girdim. Her akşam iş çıkışı uğradığım donduran dekorasyonlu biyokimya laboratuvarının, yaşam gelişim ünitesi odalarından birindeyim. Onu izlerken vücut sıcaklığım, sağlığıma gözdağı verircesine yüksek. Şeffaf atlı prensimin hücre hücre yapılanışını izliyorum. Fiziğiyle, duruşuyla; göz rengiyle, bakışıyla; kutucuk …

Hikaye

ben ucu görünmeyen bir mısır tarlasıyım. toprağımın içinde olanlara, toprağımın içine koyulanlara sarılarak, saygıyla her şeyimi veriyorum. tohumları, güneşin gölgelediği karanlığımda içimde; en nemli rutubetsizliğimle en güvenli yerimde altımda saklayarak kendileri olmalarını sağlıyorum. saklanarak kendilerini bulup, hazır olduklarında en dik halleriyle gökyüzüyle buluşmalarını kutluyorum. gelişmelerine yardım ettiğim her tohumun, bitkiye dönüşümlerini kutsuyorum köklerinden tutarak. açık mavi bulutlarımla tanışan, koyu yeşil minik yapraklarına nefes veriyorum. altında toprak, üstünde bulut olup; benden aldıklarıyla beni vermelerini, bana ucumdan biraz benzeyip, dönüşerek uçsuz bir ben oluşturmalarını izliyorum. ben bir mısır tarlası rüzgarıyım. boyumca uzun mısırların yetiştiği bir mısır tarlasındayım. iki mısır arasındaki mesafenin gövde …

Mektup

Çocuğum, Sana aşkı anlatamam, seni aşktan koruyamam. Kendini teslim ettiğinde, başı ya da sonu olmayan sonsuzlukta yalnızlığından korkmadığında, aşkın seni korumasına izin verdiğinde anlayacaksın. Seni bulacak, defalarca ilk defaymışçasına. Seni aşktan saklayamam, kendini aşkta bulacaksın her defasında. Aşkın seni nasıl bulacağını öğretemem çocuğum. Çünkü seni bulduğunda kendini kaybedeceksin. Aşkta nasıl çift olunur bilemiyorum çocuğum. Onun gözlerinin içine baktığında, dünyada tek olduğunu görme sebebin, aşk. Aşk, yeryüzüne aidiyetini bitirecek. Aşkın seni ne zaman bulacağını söyleyemem. Aşk, senin nöronlarınla varolan ve kendi gözlerini kapattığında yok olan bir yıldız sistemi. Sana, kendi kusursuz galaksinin uzay zaman sürekliliğinden bahsedemem. Aşk, yörüngedeki tüm gezegenlerinde zamanın …

Mektup

20 Ocak 1919 Madeleine, kakaonun en hoyrat acısı ve vanilyanın en naif tatlısından adını alan hayatımın anlamı, günün nadiren en gürültüsüz, doğanın çoğunlukla en çığırtkan olduğu bir anda fırsat bulup yazabiliyorum sana bu satırları. senden yüzlerce kilometre uzakta, senin için bu kelimeleri yazarken dayandığım ağaca sarıldım az önce, sana duyduğum özlemle birlikte tüm hıncımla. tüm aşkımla, gözyaşlarım karıştı bu kadim ağacın gövdesine, köklerine. ağacın tutunduğu topraklar sahip çıktı sana ulaşabilmesi için onlara. toprağın derinliklerinden, denize ulaşıp, yosunlara dolandılar. sevdiğimiz uskumru balıklarının kuyruklarına tutunup beni buraya getiren gemilerden ve beni sana ulaştıracak tanrıdan bile daha hızlı yüzdüler yaşadığımız şehrin deniz kıyısına. ayak parmak uçlarına …

Hikaye

dediklerine göre artık su yükselmeyi bırakmış. son üç haftadır yağmur yağmıyor ve söylenilenleri duymasaydım suyun geri çekilmeye başladığını bile düşünebilirdim. şimdilik sadece gezicilerin dediklerine inanabiliyorum, inanabiliyoruz. bugün, bu dağın uçlarına yakın eski ve yaşı kadar heybetli gözlemevine sığınışımızın 28. günü. 28 günün sonlarına doğru ben inanmayı düşünüyorum. elimde kalan bu sonuncu sorgulamanın keyfini çıkartarak yazıyorum. üç yıl kadar önce başladı küresel ısınma panikleri. iki yıl önce de ne kışın kar görmemiş yerlerde kar altında mahsur kalmaya ne de yazın kuru kalmamış yerlerde asfaltları eriten sıcaklığa şaşırır olduk. on üç aydan daha uzun olmasa gerek, önce maillerde sonra da ağızdan ağıza …